Açıklama
Sahabe, bu ümmetin en mümtaz ve en bilgili neslidir. Vahyin gölgesinde yaşamış ve Hz. Peygamber’in (s.a.v.) eğitim ve terbiyesinden geçmiştir. Bu nedenle İslam’ın hem kavlî hem fiilî yorum ve uygulamalarını bizzat Hz. Peygamber’de (s.a.v.) görmüşler ve tatbikatını müşahede etmişlerdir. Ancak her insanda olduğu gibi, Sahabe arasında da muhâlefet yaşanmıştır. Bu, hem İslam’ın öngördüğü hem de insan olmanın bir özelliğidir. Sahabe zaman zaman birbirlerine kavlî veya fiilî muhâlefette bulunmuş, farklı fetvalar vermiştir. Bu, Kur’an ayetlerinin veya Rasûlullah’ın (s.a.v.) kavlî ya da fiilî sünnetinin ya da Sahabe icraatının farklı yorumlanmasıyla ortaya çıkmıştır.
Bu çalışmanın amacı, genel olarak muhâlefeti veya siyasî muhâlefeti ele almak değildir. Amaç, İslam’a göre bir beşer olarak Hz. Peygamber’e (s.a.v.) bile muhâlefetin olabileceğinin ve bazı Sahabîlerin bu çerçevede davranış sergilediğinin bazı örneklerini sunmaktır. Hz. Ömer başta olmak üzere bazı Sahabe, Rasûlullah’a (s.a.v.) sorular sormuş, anlayamadıkları konuları O’na taşımış ve yeterince kavrayamadıkları olaylarda O’na muhâlefet etmişlerdir. Bu davranışları, dinî hassasiyetlerinden kaynaklanmıştır. Aynı şekilde, Sahabe arasında görüş ayrılıkları ve eleştiriler de bu hassasiyetten doğmuştur. Bu durumu başka türlü algılamak ve yorumlamak, “Allah onlardan razı olmuştur.” Kur’ânî hakikatine saygısızlık olacaktır.